Ben... 2 Şilili, 2 Alman, 1 Çek ve 1 İspanyol'a Ramazan ve Türkiye'den bahsediyorum. Hepsi merakla beni dinleyip sorular soruyorlar. Yetmiyor üzerine İsrail ve Filistin'den konuşuyoruz. Hem de Rusya'nın doğusunda, Sibirya'da, Baykal Gölü üzerindeki Olkhon adasında... Yok yok, rüya olmalı, uzun zamandır böyle garip rüya görmemiştim. Bugün cumartesi de değil, alarm ne zaman çalacak acaba ? Hemen çalmasa da biraz daha uyusam. İşe gitmek istemiyorum...
81 saatlik tren yolculuğu tamamlayıp İrkutsk'a vardığımızda tren garındaki saat 22:30'u gösteriyordu. Aynı bizim vücut saatimiz gibi. Oysa yerel saat 03:30'du. Tren yolculuğu sırasında 5 saatlik zaman dilimi geçmiştik. Trende kısalan günlerin nedeni ve sonucu buydu işte. Tren garındaki saatle ilgili homurtular duyuyorum, hemen belirtelim; Rusya'daki tüm trenler Moskova saatine göre hareket ediyor. Bu yüzden tüm ülkedeki tren istasyonlarında Moskova saati yazılıyor.
Vagon arkadaşlarımıza veda edip istasyona geldiğimizde yanımıza sırt çantalarıyla 4 kişi geldi. Selamlaşmak, tanışmak ve beraber yolculuk etmeye başlamak arasındaki süre artık çok kısa. Hep beraber otobüs istasyonun yolunu tutup bizi Baykal Gölü üzerindeki Olkhon adasına götürecek olan otobüse bilet aldık. Baykal Gölü ile ilgili yaşadığımız tersliklerin ilki de tam burda başladı. Zaman farkı yüzünden yaşadığımız uykusuzluk sorununa bir de Sibirya'nın sabah soğuğu eklendiğinden sabırsızca otobüse binmeyi bekliyorduk. Ancak otobüste yaşanan problem yüzünden bizi 3 minibüs karşıladı. İngilizce bilmeyen Ruslar her zamanki gibi dertlerini Rusça anlatmak da ısrar ediyorlardı. Yeterince ısrarlı şekilde Rusça konuşurlarsa bir süre sonra Rusçayı sökeceğimizi düşünüyor olmalılar.
DSC_0280Tıkış tıkış minibüslere bindik, minibüste çalan Rus disko şarkıları yolculuktaki fon müziğimizi oluşturuyordu. Olkhon adasının merkezi Khuzhir kasabasına varana kadar yaptığımız 7 saatlik yolculuk kimi zaman asfalt kimi zamansa toprak yollarda devam etti. Adaya vardığımızda saatlerdir uyumamış, yorgunluktan dökülüyorduk, biraz günbatımını seyredip, birşeyler atıştırıp kendimizi yatağa attık.
Neyseki Baykal Gölü'nde keyifli bir haftasonu bizi bekliyordu. Dünyanın en eski ve en derin gölü olarak bilinen Baykal Gölü aynı zamanda dünyanın en büyük tatlı su kaynağı. İçinde dünyanın tek tatlısu foku olan nerpalarla beraber onlarca endemik tür yaşıyor. Endemik ne güzel bir kelimeymiş bu arada, bir yere yazayım, kullanırım yine.
Ayrıca bulunduğumuz ada şaman dini için özel bir yer. Adada gizli olsalar da hala bazı şamanların yaşadığı söyleniyor. Hatta ben de şaman ayinlerinden birine tanık oldum. Gecenin bir yarısı uyanıp terastan dışarıya baktığımda bir tepenin üstünde ışıklar içinde bir şaman gördüm. Ancak onu rahatsız etmemek için uyanmamla yatağıma geri dönmem bir oldu. Tamam, diğer gece ayini tekrar görmek istediğimde şaman sandığım şeyin bir binanın ışıkları olduğunu anlamış olabilirim ama olsun, yine de çok özel bir andı.
Cumartesi sabahı bizi kara bulutlar ve rüzgar karşıladı. Önceki gün sıcaktan bunalırken şimdi kat kat giyinmek zorunda kalmıştık. Havanın bu kadar kısa sürede bu kadar fazla sıcaklık değiştirmesi Sibirya'ya özgü bir durum olsa gerek. Havanın toparlanmasını beklerken internetten mesajlarımızı kontrol etmeye karar verdik. Gelen mesajlardan biri Moğolistan vizesi ile ilgili olarak yanlış bilgilendirildiğimizi, Moğolistan'ın Türklerden vize istediğini söylüyordu. Bilginin kaynağında Dışişleri Bakanlığı vardı. Ama Moğolistan büyükelçiliği bize Moskova'da vize istemediklerini söylemişti. Hangisi doğruydu bu durumda ? İşin kötüsü Rus vizemiz 7 Eylül itibari ile bitiyordu yani Rusya'dan çıkıp Moğolistan'a giremeyebilirdik, Rusya'ya geri de dönemeyeceğimizden sınırda sıkışıp kalma ihtimalimiz vardı. Dışişleri bizim için devreye girer mi acaba ?
Sadece bir kaç saat uyuyabildiğimiz cumartesi gecesinin ardından pazar sabahı çeşitli yerlerden bilgi almaya çalıştık; Rusya'daki Moğol konsolosluklarından, Moğolistan'daki Türk konsolosluğundan, Türkiye'deki Moğol konsolosluğundan hatta Türk Hava Yolları'ndan... Ancak Pazar günü kimse net bilgi veremiyordu. Yapacak bir şey yoktu, pazartesi sabahı İrkutsk'daki Moğol konsolosluğu'na gidip bilgi almalıydık, bu da hemen İrkutsk'a geri dönmemiz anlamına geliyordu, daha Baykal'ı doğru dürüst göremeden.
DSC_0642Bindiğimiz özel araç tam 5 saat feribot kuyruğunda bekleyince toplam 12 saatte varabildik İrkutsk'a, saatler gece 02:00'ı gösteriyordu. Sabah erken saatlerde konsolosluğunun yolunu tuttuk. Sadece bir kaç kelime konuşabilen görevli Türkiye'ye vize gerekmediğini söylüyordu. Bir yerde bir terslik söz konusu olmalı. Israrla sorunca tekrar tekrar kontroller yapıldı ve sonunda durum netleşti. Hem Moskova'daki hem de İrkutsk'daki görevliler bizim pasaportlarımızdaki ay yıldızı görüp Türkmenistan sandığı için vize yok bilgisi veriyordu. Oysa vize gerekliydi ve bizim bunu almak için sadece 1 günümüz vardı.Neyse ki vize 2 saat içinde alınabiliyodu ancak bunun için ödememiz gereken miktar bütçemizde ufak çaplı bir delik açmaya yeterliydi. İtirazlarımız sonuç vermedi, konsolosluktan pasaportumuzda vizemiz, ağzımızda hoş olmayan sözlerle ayrıldık.
Rusya vizemiz bitmek üzere olduğundan gece treni ile önce 8 saatte Ulan Ude'ye, ordan bir minibüsle 4 saatte Rusya-Moğolistan sınırına geldik. Bir diğer 2 saati sınırda dikenli teller arasındaki kapılardan geçerken, başka bir 4 saati de Ulan Bator'a giderken harcadık. Ulan Bator'a ulaştığımızda adım atmaya halimiz yoktu. Günlerdir doğru dürüst uyumamış, saatleri hatta günleri yolda geçirmiştik. Karnımızın da aç olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Neyse ki Moğol mutfağı süper bir şeymiş.
Özet olarak seyahat ederken herşeyin mükemmel olmadığını söyleyelim. Bu hem fiziksel hem de mental olarak zorlu bir süreç ama halimizden hiç şikayetçi değiliz. Mola verdiğiniz bir benzincide hiç tanımadığınız küçük bir çoçuğun gülümseyerek size el sallaması bile bütün zorluklara değer... Annecim iyiyim... ya hakkaten iyiyim bak... tamam iyi beslenirim... tamam meyve de yerim sen merak etme... tamam tamam kalın da giyineceğim...
Bu arada geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de Özlem'in doğum gününde yurtdışında olduğumdan azar işittim. Bu yüzden seneye Eylül ayı için plan yapmamaya karar verdim. Yeri gelmişken doğum gününü bir daha kutlayalım, nice yıllara Özoş...
Özcan
BAŞKA TÜRLÜ BİRŞEY DEN ALINTIDIR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder